Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çoğunlukla çocukluk çağına özgü bir durum olarak bilinse de, yetişkinlikte de etkilerini sürdürebilen bir nörogelişimsel bozukluk. Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, toplumda sıkça “dikkat dağınıklığı” olarak adlandırılan birçok durumun arka planında, aslında fark edilmeden geçmiş bir DEHB geçmişi olabileceğine dikkat çekiyor.
American Psychiatric Association, çocuklukta DEHB tanısı alan bireylerin yaklaşık %60’ında belirtilerin yetişkinlikte de devam ettiğini belirtiyor. 2024 yılında Lancet Psychiatry dergisinde yayımlanan kapsamlı bir analizde ise her 25 yetişkinden birinde DEHB belirtileri gözlendiği ifade ediliyor. Bu da toplumda yaygınlığı göz ardı edilen bir durumla karşı karşıya olunduğunu gösteriyor.
Yetişkinlik döneminde DEHB, genellikle odaklanma zorluğu, unutkanlık, plan yapmada güçlük, işleri erteleme eğilimi, sabırsızlık ve duygusal dalgalanmalar gibi belirtilerle kendini gösterebiliyor. Bu belirtiler, kişinin günlük hayatını olduğu kadar iş yaşamı ve sosyal ilişkilerini de ciddi şekilde etkileyebiliyor. Ancak çoğu birey, bu durumun nedenini uzun yıllar boyunca fark etmeyebiliyor ya da belirtileri farklı psikolojik sorunlarla karıştırabiliyor.
Geç kalınmış bir tanı, çoğu zaman bireyde geçmiş başarısızlıkların yükünü hafifletip yaşamına dair birçok sorunun nedenini açıklayabiliyor. Tanı aldıktan sonra doğru terapi ve ilaç tedavileriyle bireylerin dikkat ve dürtü kontrolünü yeniden kazanması, özgüvenlerini artırması ve sosyal uyum becerilerini geliştirmesi mümkün olabiliyor.
DEHB’nin yetişkinlikteki etkilerini göz ardı etmemek, sadece bireyler değil, işverenler, eğitimciler ve sağlık profesyonelleri için de önem taşıyor. Erken tanı ve bütüncül yaklaşımlar, bireylerin potansiyelini gerçekleştirmesi ve yaşam kalitelerinin yükselmesi açısından hayati rol oynuyor.