Milletimizin kanıyla yazdığı tarihin en büyük zaferlerinden Çanakkale Zaferinin 100. yılını idrak ediyoruz.

Çanakkale sadece topla tüfekle değil, inançla, imanla, hürriyete duyulan aşkla kazanılmış bir zaferdir. Ardımıza dönüp baktığımızda küllerinden yeniden doğan bir ulusun tek yürek olup hayrete düşüren bir mücadele verdiğini görmekteyiz. Bugün bu mukaddes topraklarda emniyet içinde yaşayabiliyorsak şüphesiz ki üzerinde yaşadığımız toprağı kanları ile sulamış şühedanın sayesindedir. M.Akif’in dediği gibi “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, Şüheda!” nidasına nail olmuş şehitlerimiz minnet borçlu olduğumuz övünç kaynaklarımızdır.

Vatana olan borçlarını canıyla, kanıyla ödemiş aziz şehitlerimiz, sahip olduğumuz şanlı tarihimizin mimarlarıdır. “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin, Onlar diridir ama siz anlamazsınız.” ayetinde belirtildiği gibi şehitler, şahadet şerbetini içmekle ölümsüzlüğe erişmişlerdir.

Geçmişten alınan bu ders, bu ilham, demokrasi hukuk, hürriyet gibi hassas kavramların üzerinde daha dikkatli durmamız gerektiğini göstermektedir.

Sarsılmaz vatan sevgisi ve millet olma bilinciyle kazanılmış bu zafer, Millet Şairi Mehmet Akif ERSOY’un tabiri ile “Asımın Nesli” vatan evlatlarına aittir. Cephe içinde ve dışında sarsılmaz bir inançla savaşmış her fert şüphesiz ki unutulmamayı, yüceltilmeyi hak etmiştir ve dünya durdukça hak edecektir.

Çanakkale ruhunu geleceğe taşıdığımız, geçmişimizin gururunu yaşadığımız nice 100. Yılları görmek ümidi ile başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere aziz şehitlerimizi, cephe içinde ve dışında mücadele etmiş ecdadımızı, bütün şehitlerimizi minnetle, gururla anıyor, hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.